Cumartesi, Kasım 12, 2005

Türk Deney Faresi Muzaffer




-Oğlum hadisene ya! Bul şu peyniri.

- Tamam Hocam ya tamam! Bulucaz dedik, ne acele ediyorsun? " Hızlı giden atın boku seyrek düşer " diye boşuna mı söylemiş atalarımız? Acele etme, bulucaz.

- Allahım ya Rabbim ya! Ben ne günah işledim de başıma böyle salak bir fare musallat ettin? Lan alt tarafı labirentin içine girip,lanet olası bir peyniri bulacaksın, bu kadar zor mu bu ya? Anasını satayım, elin adamındaki fareler iki dakikada buluyor bu peyniri de sen nasıl bulamıyorsun? Lan yoksa sen sırf beni gıcık etmek için mi böyle yapıyorsun?

- Ne gıcıklığı abi ya! Bulamıyoruz işte! O kadar kolaysa gel de sen bul. Ulan hem boğaz tokluğuna çalışıyoruz, hem de tutmuş geri zekalı bir doktorun dırdırını çekiyoruz, bizimki de iş yani.Varsayalım ki peyniri bulduk, ne olacak? Başın göğe mi erecek? Hayır yani, peyniri bulunca ülkedeki enflasyon ya da işsizlik sona erecek diyorsan hemen bulayım da, yok öyle bir şey yaa! Bunlar hep boş muhabbet hocam! Sen şimdi karşındaki fareyi çıplak gösteren bir gözlük yapabiliyor musun,bana ondan haber ver.

- Ya Koçum siz fareler zaten çıplak geziyorsunuz, ne işine yarayacak fareyi çıplak gösteren gözlük . Manyak mısın nesin ya! Bak şimdi, ben sana cazibeni vahşi ve dayanılmaz boyutlara ulaştırabilecek bir koku yapayım, ha ne dersin? Hem bu sayede dişifareler arasındaki popülariten artar, hem de fareler aleminde bir numaralı Playboy olursun. Ama önce gel de bul şu peyniri. Hadi koçum.

- Yok Hocam ya! Ben zaten bu alemdeki en çekici fareyim. Kızlar benimle birlikte olmak için sırada beklerlerken ne diye böyle salakça bir anlaşma yapayım ki?

- Hadi lan Soytarı!Sen gel de onu benim külahıma anlat. Yatağımın altındaki Playboyları yürütüp gizlice okuduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Bana bak, şimdi bu Kazanova ayaklarını bırakıp peyniri bul yoksa birazdan seni moleküllerine ayıracağım.

- Ya sen deminden beri bir peynirdir tutturdun gidiyorsun abi. Bi sor bakalım acaba ben peyniri seviyor muyum? Hadi sorsana. Bak abicim, şimdi sen oraya bi duble rakı koy da bak nasıl hemen buluyorum. Valla o zaman beni değil bu kutu gibi labirentin içine,İstanbul 'un ta göbeğine bile bıraksan,on saniyede bulurum o peyniri.

- Allahım! Biliyorum, biliyorum. Bu bir imtihan. Evet evet! Bu kesin bir imtihan.Bana böyle salak bir fare vererek dayanma gücümü ölçüyorsun, biliyorum. Ya oğlum! Sen maymun musun fare misin anlamadym gitti ya! Lan daha dün, suluğuna yanlışlıkla alkol damlattık diye sapıtıp,koskoca kediye tecavüz etmeye kalkan sen değil miydin? Ne çabuk unuttun. Zamanında fark etmesek geberip gidiyordun lan, şimdi tutmuş ne rakısından bahsediyorsun bana? Sende hiç utanma yok mu ya? Hem, sen içkinin insan sağlığına ne kadar zararı olduğunu biliyor musun haa,
biliyor musun? Söyle bana, pis ayyaş!

- Ya hocam! Şimdi ben sana içkinin insan sağlığına olan zararlarını anlatmaya kalksam bir ansiklopediyi dolduracak kadar bilgi toplarım da, bundan bana ne? Yani ben insan değilim ki! Alt tarafı bir fareyim. Anlatabiliyor muyum? Sen bir bilim adamı olarak bana kolaylık göstereceğine bağırıp duruyorsun. Ama olmaz
ki! Olmaz ki be anam, biz de ana evladıyız,değil mi ya?

- Ya sen şimdi şu peyniri buluyor musun, bulmuyor musun?

- Ya tamam bulayım. Bulayım bulmasına da , bende klestrofobi var abicim. Kapalı yerlerde öldür Allah duramam, neden anlamak istemiyorsun ya? şimdi ben nasıl girerim o daracık labirentin içine? Bi dakka ya! O elindeki bıçak ta neyin nesi oluyor. ???!Gelme, gelmee! Bana bak seni uyarıyorum, ben çok feci şekilde karate Bilirim. Bak gelme, bak fena yaparım ona göre. Aloo! Ben kime diyorum? Aah! Gelmesene lan üzerime. Bak gelme diyorum fena olacak şimdi. Aaah! İmdaat Vurmasana lan hain doktor!


Hiç yorum yok: