Cumartesi, Temmuz 15, 2006

Yüzen Ada

Bu ada Bingöl-Solhan karayolunda 4.5 Km. uzaklıktadır.
Yüzen Ada tamamen doğaldır.




Göl'ün üç tarafı dağlar ve tepelerle çevrilmiş düz arazi üzerinde bulunan krater göl konumundadır. Göl'ün şimdiki alanı 300 m2' nin üzerindedir. Islahı halinde 500 m2'den fazla olur. Gölün derinliği 50 metreden fazla olduğu sanılmaktadır. Göle devamlı akıntı olduğu tespit edilmiştir.


Yaz ve kış aylarında su seviyesi aynı kalmaktadır. Su tatlı ve berrak olup, herhangi bir madensel tuz ihtiva etmemektedir. Balık yetiştirmek mümkündür. Gölün ortasından hareket eden üç ada vardır. Adalar göl içinde bağımsızdır. Üstüne binildiği zaman sal gibi her tarafa ağır ağır hareket etmektedir. Adanın üzerinde 4-5 tane bodur ve dış budak ağacı mevcuttur. Çevredeki bitkiler gölün mevcut suyu ile beslenmektedir.



Ayrıca Göl'ün ortasında bulunan adanın yapısı incelendiğinde çayır, ayrık ot ve suda yetişen çeşitli bitkilerin ada üzerinde mevcut olduğu görülmektedir. Göl'ün çevresinde de çeşitli bitkilere rastlamak mümkündür. Yeşil alanın dışında kalan arazi gölden çok yüksektir. Çevresi meşe ve yeşil alan ile kaplıdı


Kaçak Elektrik Kullanma Yöntemleri :)


Kaçak elektrik bağlatanların, akla hayale gelmeyen yöntemleri, herkesi hayretler içerisinde bırakıyor. Yöntemler arasında duvardaki fayansa dokunulunca ve ev kapısı açık olduğunda kaçak bağlantı kesilip şebeke üzerinden bağlantısı devreye girenler de var.

Kaçak kullanımla mücadele kapsamında ortaya çıkarılan yöntemler, GAP Master Planı'nda Gazianteplilere atfen yer alan ''taklit ürün üretiminde başarılılar'' tanımının, günümüzde yetersiz kaldığını gösteriyor.

TEDAŞ Müessese Müdürü Neşet Demirbağ, kaçak elektrik kullanımını önlemek amacıyla yapılan denetimler sırasında saptadıkları yöntemlerin, ''şapka çıkarılacak'' nitelikte olduğunu söyledi.

''Kaçak kullanımı saptamakla görevli ve hemen hertürlü yöntemi bilen elemanlarımız bile, karşılaştıkları kaçak yöntemler karşısında adeta küçük dillerini yutuyorlar'' diyen Demirbağ, şöyle devam etti:

''İhbar üzerine yaptığımız bir denetimde, Türkiye'de ilk kez rastlanan 'duvar dokunmatik' sistemini bulduk. Mutfak duvarına yerleştirilen ve üzeri fayansla kapatılan role ile çalışan sistem, kaçak bağlantı yapanların ülke ve faturasını ödeyen dürüst aboneler adına hiç de hayırlı olmayan yüzünü ortaya koydu.

Sistem, kaçak ekibi kontrole gittiğinde, evde bulunan kişinin, altında role bulunan fayansa dokunması ile devreye giriyor. Fayansa dokunulduğunda devreye giren ya da devreden çıkan sistem, kaçak bağlantı yapanların işi epey ilerlettiklerini gösteriyor. Ekip geldiğinde fayansa dokununca kaçak, ekip gittikten sonra dokunulunca ise yasal bağlantı devre dışı kalıyor.''

BU DA KAPIYA BAĞLI SİSTEM

Demirbağ, ortaya çıkardıkları ve mucitleri bile şaşkına çevirecek yöntemlerden birisinin de evin kapısına bağlı çalışan sistem olduğuna dikkati çekti.

Kaçak ekibi sayacı kontrol için içeriye girdiğinde, açılan kapının, anında kaçak bağlantıyı devre dışı bırakıp, şebeke bağlantısını çalıştırdığını anlatan Demirbağ, ''Ekip kontrolünü bitirip evden ayrılınca kapanan kapı, bu kez kaçak bağlantıyı devreye sokuyor. Kapıya yerleştirilen sistem, kaçak kullanıma yönelenlerin hırsızlıktaki azmini de gösteriyor'' dedi.

Kaçak kullanımı önleme konusunda çok önemli başarılar elde ettiklerini kaydeden Demirbağ, ''Bulduğumuz her yeni yöntem, kaçak kullanımı önleme konusunda ufkumuzu açıyor. Kaçak elektrik kullanımı ile mücadeleyi, sonuna kadar sürdüreceğiz. Yeter ki, dürüst abonelerimiz hem kendileri hem de ülke için duyarlı olsun, kaçak kullananları bize ihbar etsinler'' diye konuştu.

Demirbağ, fayansa dokunulması sonucu devreye giren kaçak kullanım yöntemini bulan görevli Kadir Selli'yi ödüllendireceğini, birlikte görev yaptığı arkadaşlarını ise kutladığını ifade etti.

DİĞER YÖNTEMLER

Demirbağ, bir kahvehanede, kaçak bağlantısı tavan vantilatöründen yapılan bir sistemin de dikkati çektiğini bildirdi.

Vantilatörün duvarda bulunan anahtarının, ilk anda şüphe çekmediğini, ancak incelemede anahtarın vantilatörü değil, sayacı kontrol ettiğinin ortaya çıkarıldığını vurgulayan Demirbağ, sözlerini şöyle tamamladı:

''Sistemde, sayaçtan alınan enerji miktarında düşüş olmamakla birlikte, sayacın diski kademeli olarak yavaşlatılıyor ve disk az dönünce, sarfiyat da az olmuş gibi sonuç ortaya çıkıyor.

Kullanılan diğer yöntemler arasında sayacın içine cam kenarından film itilerek, sayaç diskinin durdurulması ve görevlilerin geldiği anlaşılınca filmin çekilip, sayaçta normal çalışmanın sağlanması da bulunuyor.

Anahtar görevi üstlenen bir duya takılan lamba yöntemi ile de kaçak elektrik kullanıldığı saptandı. Ampul sıkıştırılıp yanınca sayaçtan geçen enerji, gevşetilince kaçak kullanım hattı devreye giriyor.

Kaçak kullanım yöntemleri arasında yer alan sayacın arkasından köprü bağlantı ya da eve doğrudan kaçak hat bağlama da karşılaşılan yöntemler arasında öne çıkıyor.''



Çin Seddi Muhabbetleri


şimdi ben bunu yaptım ama bi sor bakalım neden yaptım.
-neden yaptın abi?
-yapamazsın dediler.

-aaa? lan duvarı dışardan örmüşüz, biz nası gircez lan içeri


- abi biz bu seddi yaptık ama Türkler göç etmiş be abi..
- hasssssss...

- korktuğumuz çok belli oluyomudur acaba?
(oluyor canım, uzaydan görünüyor.)

-imparatorum bu seddi yapacağımıza barış yapsaydık daha kolay olmaz mıydı?
-gel bakayım sen şöyle!

-çin seddini yapanlardan birinin annesi:
-oğlum bak sen gerizekalı değilsin demek ki çalışınca oluyomuş.

-imparatorum emriniz üzerine çin seddini bitirdik efendim
-ulan manyak mısınız.. ben sizinle dalga geçmiştim o kadar duvar örülür mü hiç denyolar

-güzel oldu ama şimdi ilerde birileri çıkıp bunu uzaylılar yaptı derler.

-ben sana set yapamazsın demedim , duvarcı ustası olamazsın dedim

-anaaa dalmışız örmeye kaç metre olmuş bu be?!

- yanlış olmuş yıkın!
- ne ne neeyyy?
- ehuhehe şaka lan şaka

- ulan imparator diye başımıza getirdiğimiz adama bak.ne pis bi insanmış bu ya

-fazla mı gaza geldik lan, uzun oldu sanki..?!?

- abi o kadar yaptık acaba uzaydan görünür mü?
- o ne ki?
- bilmem içimden geldi öyle.

- keşke daha derli toplu bir şey yapsaydık. fotoğraf makinesine sığmaz bu.

-olm ilerde taklit etmesinler bunu?
-oha, yok daha neler?
-berline de duvar falan yaparlarsa ya?
-berlin neresi be?
-ne bilim budha sööletti heralde...





Hacettepeli Şakası


Ankara'da Hacettepe Tıp'ta okuyan üç fırlama öğrenci sabahtan biberli, domatesli, bol yumurtalı bi menemen yapıp bunu siyah bi poşetin içine dökmüşler.


Bakkaldan iki de ekmek alıp durağa gitmişler. Sabah saatleri, bindikleri otobüs epey bi kalabalıkmış. Bunlar yolcuları ite kaka arka tarafa geçmişler.
Bi'kaç durak sonra içlerinden biri yüksek sesle, "Allaaah, bu otobüs amma sallıyo yaa. Ben fena oldum. Çıkartıcam galiba" demiş. Öbür çocuklardan biri, ondan daha da yüksek bi sesle, "Amman ortalığı batırmayalım, bende poşet var" deyip cebinden menemenli torbayı çıkarmış. Midesi kötü olan çocuk "Ööörrgghh, aaargghh!" diye abartılı efektlerle poşete güya kusmuş. Zaten bu seslerden millet epey rahatsız olmuş, kadınlardan bi'kaçı hafiften öğürmeye filan başlamış.


Çocuklardan o ana kadar hiç konuşmayanı,"Bakayım mı ne çıkardın yaa? Accayip karnım acıktı valla" demiş ve poşeti evirip çevirip milletin içindekileri görmesini sağlamış. "Amma güzel görünüyo be! Ne yemiştin lan böyle sabah sabah?" deyip cebinden bi kaşık çıkararak menemeni yemeye başlamış. Diğer iki çocuk da "Dur oğlum bizde ekmek vardı" diyerek ekmekleri çıkarmışlar ve üçü birden, torbadaki kusmuğa ekmek banarak yemeye başlamış.Bu sırada yolculardan çoğu şarıl şarıl kusuyomuş. Bir sonraki durakta da otobüste, şaşkın şaşkın bakınan şoförle bizimkiler hariç, bi kişi bile kalmamış.

Kaldırım Resimleri






Doktorlardan Anılar



*Askerdeyken sağlık kontrolünden geçirilmiştik. İdrar tahlili için hepimize plastik bardaklar verilmişti. Erlerden biri bunun üzerine doktora: "Bunları neresine kadar dolduralım?" diye sormuştu. Doktorun cevabını aynen yazıyorum: "Bize biraz dudak payı bırak da içerken üstümüze dökülmesin." :))))))))


*Bir arkadaşımın doktor babası anlatmıştı. Bir klinikte çalışıyormuş ve hiç abartısız her gün yaşlı bir çift muayene olmak için geliyormuş. Tabi kovmak olmaz, her gün muayene ediyor, ilaçları bittikçe yeni reçeteler yazıyorlarmış. Bir gün yaşlı teyze yalnız gelimiş. Klinikteki herkes şaşırmış. Merakla sormuşlar. Teyzenin cevabı: "Amcanız bugün biraz hasta, o yüzden gelemedi


*Muayeneye gelen hastalar beni potansiyel damat olarak mı görürler bilinmez ancak kontrole daima süslenmiş, püslenmiş, bayram çocuğu kılıklı bir hanımla gelirler. Önceki gün yaşlı bir teyze kontrole torunuyla birlikte geldi. Torun yeni gelin gibi göz süzdü, bilindik tavırlar... Bu durumu diğerlerinden ayırıp beni dumur eden kısım şöyle gelişti: Torun masadan bir kağıt aldı, üzerine adını ve telefonunu yazıp bana uzattı, "Acil bir şey olursa ararsınız" dedi! Nasıl yani? Acil bir şey olursa siz beni arayacaksınız! Benim sizi aramam için nasıl bir aciliyet olabilir


*Doktorum. Tüm gün çalıştıktan sonra eve geldiğimde iki veya üç hasta komşu ile karşılaşıyorum. Genelde bu durumu sakin karşılayıp yadırgamıyorum. Çünkü bizde "Bedava mezar bulsa yatar" psikolojisi var. Ortamda bi doktor varken mutlaka bi hastalık bulunur, bulunmasa da uydurulur ve check up'tan geçilir. Ama geçen gün gelen komşumuzun, karın ağrısını araştırmak üzere gaita (kaka) analizi yaptırması gerektiğini söylediğimde, "Ben senin tuvaletine yapayım, sen ordan alıp hastanede tahlil yaptırırsın" demesi üzerine artık sakin karşılamamam gerektiğini anladım. Ama bu kadar da olmaz ki!


*Uzman doktor olduktan sonra iki ay kadar işsiz kaldım. Evde oturup birkaç özel işimi halledeyim derken başıma neler geldi biliyor musunuz? Kocamın beni aldattığını, babamın annemden başka 4 kadınla beraber olduğunu, kız kardeşimin bakire olmadığını, kocamın sigara içtiğini, arabamı gece çizenin kocamın kız kardeşi olduğunu öğrendim! Ev hanımı olunca gözlerim açıldı yani!

Cuma, Temmuz 14, 2006

Yurdum İnsanının Hitap Şekilleri


Yurdum insaninin HITAP Sekilleri

1

)

Usta

2

)

Şef

3

)

Genç

4

)

Şampiyon

5

)

Pehlivan

6

)

Delikanlı

7

)

Kaptan

8

)

Kardeş

9

)

Hemşerim

10

)

Birader

11

)

Bacım

12

)

Üstad

13

)

Hocam

14

)

Lan p.ç

15

)

G.t lalesi

16

)

Heey

17

)

Loo Heyven

18

)

Hödük

19

)

Kuzen

20

)

Baba

21

)

Kopil

22

)

Den yo

23

)

Yenge

24

)

Hocam

25

)

Arkadaşım

26

)

Oğlum

27

)

Ulan

28

)

Lan

29

)

Abi

30

)

gardaş

31

)

pissst

32

)

aloooaaa!

33

)

hoooop!

34

)

Ortak!

35

)

Memur bey!

36

)

Gülüm

37

)

Yiğidim

38

)

Bey

39

)

Hanım

40

)

Kuzum

41

)

cancazim ...

42

)

Yavru kus

43

)

Evladım

44

)

Kamil

45

)

Hacı

46

)

topraam

47

)

Gözüm..

48

)

Yingee

49

)

abee

50

)

Dallama

51

)

Lan zibidi...

52

)

Millet

53

)

Güzelim

54

)

Yakışıklı

55

)

Hafız

56

)

bilaaader

57

)

Muhterem

58

)

Muhterem din kardeşim

59

)

Eleman

60

)

Patron

61

)

Doktor

62

)

Çakal

(sahi siz hangisini kullaniyonuz??!!!)

Pazar, Temmuz 09, 2006

Kadın Türleri



AK KADIN


Evi siler süpürür durur. Camlar, kapılar, duvarlar pırıl pırıldır. Bal dök
yala, ama işte o kadar. Başka bir şey arama... Kapıda "Kirli ayaklarınla
girme. Daha yeni temizledim, sakın kirleteyim deme. Usandım şu evin kirinden
pasından" diye bağırır. Kocası azıcık itiraz edecek olsa, "Başkaları gibi
eve temizlikçi kadın almıyorum, gene de yaranamıyorum" diye sızlanır.


PAK KADIN


İki de bir banyo yapar, çamaşır yıkar. Kocasına, "Kirli elbiselerinle oraya
oturma. Eve girer girmez banyoya! Şu pis şeyleri çıkar da gir yatağa" diye
çıkışır. Yatakta adama, "Akşama kadar çamaşır, ütü beni yordu. Şimdi seninle
ugraşamam" diye sırtını döner. Ona göre, sadece yıkamak, ütülemek hüner...


LAK LAK KADIN


Uyanır uyanmaz hemen başlar mesaiye. Yan komşuya günaydın demeye gider,
oradan alt kata damlar. Akşama dek yüz kapının ipini çeker. Ayaklı
gazetedir. Çene çalmayı çok sever. Lak lak etmekten yemek yapmayı unutur.
Kocasını, "Bu akşam da peynir, ekmek, zeytin falan yiyiverelim. Üstüne de
mis gibi çayları içtik mi ohhhh!" diye avutur. Adam, "Her akşam böyle
diyorsun. Midem sulu yemeğe hasret kaldı be!" diye diklenmeye kalkarsa, "
Bunu da bulamayanlar var, şükret haline" der, yani zeytin yağı gibi üste
çıkar ve onu susturur.


YAK KADIN


İçi seni yakar, dışı beni. Süslenir, püslenir, alımı çalımıyla erkeklerin
gönlünü yakar. Aynanın önünde onu mu giysem bunu mu.. derken ocaktaki yemeği
yakar. Bütün parasını giyime kuşama harcar. Böylelerine "süs biberi" derler,
"Adamcağızın başını yaktı" diye eleştirirler. Bir sigara yakar, vitrinlere
bakar. Ocağı açık bıraktığını unutur, dükkan dükkan gezerken evi bile
yakar!...


BAK KADIN


Evdeki kiri, tozu görmez ama sokaktan kimler gelip geciyor, komşulara
kimler girip çıkıyor, hepsini görür. Bir gürültü duysa bakmak için hemen
koşar. Televizyon ekranına, vitrinlere bakmaya bayılır. Bir eve gittiğgi
zaman kadının giydiği giysilerden, evdeki eşyalara kadar her şeye bakar,
yorum yapar. Tabi ikide bir de aynaya bakar kendini inceler. :)


TAK KADIN


Mücevheri pek sever. Kolarına bilezikler, boynuna kolyeler, kulağına
küpeler takar. Aklı fikri altın gümüş takılardadır. Birini çıkarır öbürünü
takar. Bazen de üçünü beşini bir arada takar. Eve gelinceye dek peşine
erkekleri takar, ama kendisi kimseyi takmaz. Kuyumcularla senli benlidir.
Kocasının boynuna bir halka takar peşinden sürükler durur...


SOKAK KADIN


Gözü hep dışardadır. Gezmeyi çok sever. Sabah evden bir çıkar sokak sokak
dolaşır, turistik sosyetik yerlere gider. Sokakta tanıştığı insanlarla hemen
kaynaşır. Eve girmeyi canı istemez. Orada bile pencereden sokağa bakar
durur. Güzel havalarda parklarda, sokak kapısının önünde oturur. Bıraksalar
sokakta yatar. Böylelerini ya koca kendisini, ya da kendisi kocasının
başından atar. Bu tür kadınlara halk arasinda "sokak süpürgesi" derler.


ATAK KADIN


Erkeklerin kadınları ezdiği inancındadır. İkide bir de onlara çatar, "Bizi
köle gibi kullanıyorsunuz" diye suçlar, oysa kendisi kocasının parasını yer,
vaktini kadın derneklerinde, toplantılarda, panellerde geçirir, evine hiç
bakmaz. Kocası biraz söylenecek olsa, "Zaten siz erkekler hep böylesiniz.
Bizleri eve zincirlerle bağlamak istersiniz" der, ondan bir hediye almadan
barışmaz.


BATAK KADIN


Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Aliye giydirir. Erkek gibidir
veresiye alışveriş eder. Borç takmadığı esnaf yoktur. Yakalanacağını
anlayınca mekan değiştirir. Makyajıyla erkeklerin akıllarını başlarından
alır, " Buyrun efendim. Dükkan sizin. Ne isterseniz alın. Para önemli değil"
dedirtir. Koca taksit ödemekten illallah eder. Karısına biraz yaklaşacak
olsa "Dur ne yapıyorsun? Makyajımı bozacaksın" saçına el atsa, "Aman saçımı
bozacaksın. İkide bir de kuaför parası veremem, zaten borcum var kendisine"
yanıtını alır.


HAK KADIN


Hem dışarıda hem evde çalışır. İşten gelir gelmez dış kıyafetini çıkarmaya
vakit bulamadan mutfağa girer, yemeğe, bulaşığa el atar. Salatayı yapar,
sofrayı kurar, kocasının önüne koyar, akşam da onun gönlünü yapmaya çalışır
Cumartesi pazarın keyfini çıkaramaz. Tatil yapamaz. Evi temizler, çamaşır
yıkar, her tarafi siler süpürür, çocuğa bakar ama gene de kimseye yaranamaz.
Kocası kendisini soğuklukla suçlar, hısım akraba, hiç bizi arayıp
sormuyorsun der. Konu komşu burnu büyük, kimseyi beğenmiyor diye dedikodu
eder. Tam bir oh çekip oturduğu sırada kocası bir bardak su ister. "Kalk
kendin al" dese suç olur.


Cevapla

Erkekler Ne Zaman Bırakılmalı?


*Hava da oldukça soğuk evime gidelim mi?
(vur tekmeyi öyle kaç)


*Film oldukça sıkıcı, yerimi de beğenmedim kolumu şöyle atayım, arkalara doğru gitsek mi?
(filmi bitir, olduğun yerden kımıldama, film bitince tanımıyormuş gibi çek git)


*Evlenmek mi neden biz böyle de mutlu değil miyiz?
(tek kelime bile etme, ayrıl)


*Saçmalama, o eski bir arkadaş üstelik elini falan da tutmuyordum.
(ayrıl)


*Benden izin almadan nasıl bakkala gidersin?
(bakkala git, telefon aç işte böyle giderim de ve telefonu suratına kapat)


*İlk buluşmada daha önce hayatımda çok kadın oldu ama sen farklısın gibi sözde hava atma ve etkileme amaçlı cümleler kuruyorsa...
(eminim bendeki sayı daha fazladır de, gıcık olsun öyle ayrıl)


*Sizin orası çok uzak yaa kim gelecek, sen bu tarafa gelsen olmaz mı?
(geliyorum de ve asla gitme)


*Erkek:Arkadaşlarla sinemaya gideceğiz
Kız:aaa ne güzel bende sizle gelebilir miyim canım?
Erkek: Ne münasebet otur oturduğun yerde
(daha ne bekliyosun, ayrıl)


*Aloo, nerdesin iki saattir çalıyo telefon. Haa serap mı yanında ver bakiim
doorumu söylüyosun
(güvensizlik mi? aslaaa hemen ayrıl)


*Ben hiç evlenmeyi düşünmedim, düşünmüyorum
(onu kaderiyle başbaşa bırak)


*Bugün beni eski kiz arkadaşım aradı benimle buluşmak istedi.
(Güle güleeee)


*Ben anneme çok düşkünüm, evleneceğim kız annemle çok iyi anlaşmalı.
(annesiyle mutluluklar dile ve koşar adımlarla kaç)


*Hayatım ya hangi devirde yaşıyoruz hala böyle şeyleri mı düşünüyorsun rahat ol.
(saaapppıııkkk diye bir çığlık at tokatı yapıştır süratına,başını belaya sok
ve kaç)


*Ya aşkım arkadaşların neden geldi ben seninle yalnız kalmak istiyordum.
(arkadaşlar kalkın bu herif sizi istemiyor diye bağır ve öyle git )


*Ben erkek adamım öyle kafana göre istediğin heryere gidemez ve benim beğenmediğim insanlarla gezemezsin.
(elinde ne varsa kafasında parçala öle bırak)


*Tam burda geçen ay eski kız arkadaşımla dolaşıyordum olaya bak ya şimdi de seninle.
(ciddimisin? bende geçen hafta benim eskisiyle tam burda öpüşüyordum de,sinir olsun öyle bırak)


*Ben erkeğim yaparım.
( ya bunu baştan söyleseydin ya hay Allah benim yaptıklarımı ne yapcaz şimdi
de ve taksi durdur)


*Eğer sana en ufak bir yalan söylemişse.
(öldür!!! parçala!!!! yak!!!! külü bile kalmasın yeryüzünde )


*He bide eğer nasıl olsa evlenmicez mi derse...
(ahada yalancının Allah'ı odur işte!Kızım hıç durma fırla git)