Cuma, Ocak 13, 2006

Yeni Fıkralar_2_





Issız bir adada bir Temel, bir İngiliz, bir Alman, bir Fransız bir de Jamaikalı varmış. Temel Jamaikalı'nın yanına gitmiş ve demiş ki:

-Kardeş, sen yenisin herhalde...


***


Hz. İsa , bir gün çölde gezinirken, ağlayan bir ihtyar görmüş ve yanına yaklaşıp, derdini sormuş. İhtiyar:
-" Kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim." deyince Hz.İsa yaşlı adama acımış ve:
- Oğlunu beraber arayalım.. demiş. ve sonra sormuş:
- Peki, oğlunu tanıyacağımız bir işaret, bir iz var mı? Mesela doğum lekesi filan...
İhtiyar:
-Evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı...
Hz.İsa'nın gözleri dolmuş ve haykırmış:
-Baba!!!
İhtiyar da haykırmış:
-Pinokyo!!!


***


Temel x otoyolunda araba sürerken bir yandan da radyo dinlemektedir... Çalan şarkı bir anda kesilmiş ve bir anons gelmiş:
- X otoyolunda ilerleyen sürücülerin dikkatine! Bir araç ters yönde seyir etmektedir... Dikkatli olunuz...
Temel:
-Hangi bir araç... Hepsi ters yönden gitmektedur...


***


Üç arkadaş tren istasyonuna gitmişler. İçlerinden biri gişeye yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman olduğunu sormuş:

- Bir saat on beş dakika...

Arkadaşlarına dönmüş:

-"Daha çok var, hadi gidip şu karşı ki kafede çay içelim."

Oradan buradan derken laf lafı açmış. Birden tren düdüğüyle kendilerine gelmişler.koşarak dışarı fırlamışlar ama, nafile... Tren kaçmış.

Gişeye yeniden sormuşlar:

- Sonraki tren ne zaman?

- Bir buçuk saat sonra..

Yine dönmüşler kafeye. Yine çay, yine laf ve derken yine düdük sesi koşmuşlar ama bu defa da treni kaçırmışlar.
Bir saat sonra bir tren daha varmış. Dönmüşler kafeye ama bu kez uyanık duruyorlar.Trenin sesini duyar duymaz kalkmışlar ve koşmaya başlamışlar.

İçlerinden ikisı; biri bir vagona, diğeri başka vagona zar zor yetişmiş.Üçüncü ise geride kalmış ve yetişememiş.
Bir süre dövündükten sonra başlamış katıla katıla gülmeye.Durumu gören istasyon memuru dayanamayıp sormuş:

- Hem treni kaçırdın hem de gülüyorsun!

- Nasıl gülmeyeyim!... Onlar beni uğurlamaya gelmişti.


***


Adamın biri sinemaya gider. Tam sinemada film başlarken önüne saçını kazıtmış biri oturur ve sinemanın ışıkları bu saçını kazıtmış adamın kafasına vurur. Arkasındaki adam bir türlü filmi izleyemez..Adam içinden "şunun ensesine bi tane yapıştırayım" der sonra "oğlum adam iri yarı. Ellese bile beni parçalar" deyip vazgeçerken yanına Temel oturur..

Adam Temel'e dönüp "Şu kafasını kazıtmış adamın ensesine bi tane vur sana 5 milyon verecem" der.
Temel de dayanamaz adamın ensesine bi tane yapıştırır ve devam eder "ulan Hasan sen burada mıydın" der. Adam dönüp ;
"Ne hasanı kardeşim" der
Temel de "pardon kardeşim karıştırdım" der ve adam önüne dönünce 5 milyonunu alır. Adam dayanamaz ve Temel'e dönüp "Kardeş bi tane daha yapıştır sana 10 milyon verecem" der.
Temel bi tane daha adamın ensesine vurur ve ilave eder "Hasan sensin be yeme beni"
Adam dönüp "hasan değilim kardeşim be " deyip ön koltuklardan birine oturur. Temel'in yanındaki adam artık filmi bırakıp bu kafasını kazıtan adamı aramaya başlar ve bulur hemen Temel'e dönüp
"Bak kardeşim işte oraya oturmuş. Git ensesine bir tane daha vur sana cebimdeki tüm parayı verecem" der.
Temel hemen kafasını kazıtmış adamın arkasına geçıp ensesine bi tane yapıştırıp;

"Ulan hasan burda mıydın, ben de yarım saattır arkadaki adamı sen sanıp ensesine vuruyorum"


***


Uzun ve yorucu bir aşk ve sevişme seansından sonra, doktor, az ötesinde uyuklayan hastasına bakarken, birden fena halde suçluluk duygusuna kapılmış.
Panikler gibi olunca, içini rahatlatmak için kendi kendine söylenmeye başlamış.
"Sakın ol, Waynat, sakın ol.. O kadar da dert etme kendine. Bu dünyada hastası ile sevişen ilk ve tek doktor sen değilsin. Pek çok doktor yapmıştır bunu."
Tam o sırada kalbinin derinliklerinden vicdanının sesini duymuş:

"Ama waynat, sen veterinersin."


***


Bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir İtalyan uçağa binmişler.İngiliz heyecanla ayağa kalkıp bağırmış;

"Temel nerde?"

Perşembe, Ocak 12, 2006

1983-2005 Aydın Doğan Karikatür Yarışması

Karikatürlerini görmek istediğiniz yılın karikatürünün üzerini tıklayınız.







2005
Kazananlar
Friederike Gross
Almanya



2004
Kazananlar
Oleg Sereda
Ukrayna
2003
Kazananlar
Necdet Yılmaz
Türkiye
2002
Kazananlar
Mehmet Ateş Gülcügil
Türkiye



2001
Kazananlar
Alexsander Kostenko
Ukrayna
2000
Kazananlar
Garif Basyrov
Rusya Fed.
1999
Kazananlar
Mihai Ignat
Romanya



1998
Kazananlar
Danny De Haes
Belçika
1997
Kazananlar
Atilla Peken
Türkiye
1996
Kazananlar
Mihai Ignat
Romanya



1994
Kazananlar
A. Morales Ajubel
Küba
1993
Kazananlar
İsmet Voljevica
Hırvatistan Cum.
1992
Kazananlar
Pavel Botezatu
Romanya



1991
Kazananlar
Ali Şükrü Fidan
Türkiye
1990
Kazananlar
Kambiz Derambaksh
İran
1989
Kazananlar
İgor Smirnov
Rusya Federasyonu



1988
Kazananlar
Anton Dragoş
Romanya
1987
Kazananlar
Marco de Angelis
İtalya
1986
Kazananlar
Srecko Puntaric
Hırvatistan Cum.



1985
Kazananlar
Janusz Oblucki
Polonya
1984
Kazananlar
Gürbüz Ekşioğlu
Türkiye
1983
Kazananlar
M. M. Zlatkovsky
Rusya Federasyonu

Hanımların Evrimi

(Karikatüleri daha büyük görmek için üzerini tıklayınız.)


Dünün eşleri:




Bugünün Eşleri:




Eşlerin Geleceği:


İlginç Reklamlar

İrlanda rugby takımının sponsorunun reklamları:




Çarşamba, Ocak 11, 2006

Aşk Yasası

Bilir misiniz? "Aşkın kanunu yazsam yeniden" diye sözleri olan eski bir şarkı vardır. Peki ya aşkın kanununun ne olduğunu bilir misiniz? Aman ha! Önce bu kanunu okuyun, ondan sonra aşık olup olmayacağınıza karar verin. Bizden söylemesi...

I- Umumi Hükümler

Madde 1- Herkes aşık olabilir.
Madde 2- Hiç kimsenin aşkına mani olunamaz.
Madde 3- İyiyi kötüyü ayıramayan kimse aşık olamaz.
Madde 4- Aşık sevgilisini kendini sevmeye zorlayamaz.
Madde 5- Aşık olduğunu iddia eden kimse bunu ispata mecburdur.
Madde 6- Aşkın karşılıklı olması şart değildir.

II- İlan-ı Aşk

Madde 7- İlan-ı aşk, tek taraflı yönetilmesi gerekli bir irade beyanıdır. Bu ilan bir şekli mahsusa tabi değildir.
Madde 8- İlan-ı aşk, yazılı şekilde olursa buna 'Aşk Mektubu' denir.
Madde 9- İmzasız aşk mektupları hiçbir hüküm ifade etmez. Meğer ki muhtevası yazarının hüviyetini sevgiliye haber vere.
Madde 10- Aşk ilan-ı sarih (belirgin) olabileceği gibi zimni de olabilir.
Madde 11- Aşk mektubunun yırtılarak mursile(gönderene) iadesi sarih bir red veye yeni bir icaba davet mahiyetindedir.
Madde 12- Sarih veya zimmen reddedilmemiş bir icaba mahiyetindedir.

III- Aşk Birliği

Madde 13- Tarafların karşılıklı olarak ilan-ı aşk etmeleriyle 'aşk akdi' doğar.
Madde 14- Birliğin devamı ve sariyeti için sevgililer hüsnüniyetle her çareye başvurabilir.
Madde 15- Bu maddelerin uygulanmasında A.K'nın 2.madesi kıyasen tatbik edilir.

IV- Birliğin Sona Ermesi

Madde 16- Taraflardan biri, diğerinin aşkını istismar ederse kusursuz taraf, birliği her zaman ve tek taraflı bir irade beyanı ile feshedebilir.
Madde 17- Aşıklardan birinin ölümü, ihaneti, yeni bir aşk birliği kurması gibi hallerin her birinin vukuunda birlik kendiliğinden fesih olur.
Madde 18- Taraflar karşılıklı olarak anlaşaraktan birliği feshedebilirler.
Madde 19- Bir maşuk aynı zamanda bir kaç aşığı idare ediyorsa 'hüsnüniyet' iddiasında bulunamaz.

V- Sona Ermenin Neticeleri

Madde 20- Birlik taraflardan birinin ölümü ile sona erirse, diğer taraf sevmekte devam edebilir.
Madde 21- Bir tarafın ihaneti halinde, kusursuz taraf, örf ve adete göre dilediği müeyyideyi tatbik etmekte serbesttir.
Madde 22- Bu kanunda, hakkında hüküm bulunmayan meselelerde örf ve adet, o dahi yoksa, Aşkın Kanunu'nun umumi hükümleri tatbik olunur.

Aşkın Kanunu


İşte kimi zaman düşündüren, kimi zaman da güldüren aşk kanunları:

- Harris Aksiyonu: Bütün iyiler kapılmıştır.

- Paralel Teori: Harika yaratık eğer kapılmamışsa, mutlaka bir nedeni vardır.

- Evrensel Gerçek: Aşkın gözü kördür.

- Diğer Evrensel Gerçek: Evlilik insanın gözünü açar.

- Conways Kanunu: Yanınıza yaklaşan genç ve güzel kız, sizinle ilgilendiğinden değil, birini kıskandırmak için
etrafınızda dönüyordur.

- Beyaz Atlı Prens Kanunu: Prensi bulacağım diye çok kurbağa öpülür.

- Donckels Perşembe Gecesi Kanunu: Gece saat üçte sadece şişkolar kalır.

- Donckels Cuma Sabahı Kanunu: Pencere benim pencerem değil, oda benim odam değil, yanımdaki kim?

- Kazablanka Kanunu: Sizinle beraber olsun diye sürekli para harcadığınız top model, gecenin sonunda resminizi
çeken paparazzi ile buluşacaktır.

- Onasis Kanunu: Para aşkı satın alamaz, ama çok şey halleder.

- Gold Card Kanunu: Siz onun saçının rengine vurulduysanız, o da sizin kredi kartınızın rengiyle ilgileniyor olabilir.

- Meyer Kanunu: Kuru fasulye yedikten sonra arabaya otostopçu kız alınmaz.

- Olasılık Kanunu: Çok güzel, kibar, akıllı, hoş, zeki, cici bir kızla karşılaşma şansınızın arttığı yer, sizden daha
yakışıklı, akıllı, zengin bir arkadaşınızın yanıdır.

- Evrensel Kanun: Kadın erkeği anladığı anda, onun ne söylediğini dinlemekten vazgeçer.

- Markus Kanunu: Her zaman daha iyisi vardır.

- İkinci Markus Kanunu: Kaçmanız gerektiği anda göreceğiniz kabus, bacaklarınızın tutmadığıdır.

- Rudner Kanunu: Beraber olduğunuz erkek; olgunlaştığında, yeni bir iş bulduğunda, tedavi gördüğünde
düzelecek zannediyorsanız, bugün terkedin.

- Temel Kanun: Aşk hayal gücünün aklı yenmesidir.

- İstisna Kanunu: Kadınlar ya her şeyi unutur, ya her şeyi hatırlar.

- Groening Kanunu: Evlilik deyince kadınlar merasimi anlatır, erkekler delikanlılık yıllarını.

- Evlilik Kanunu: Tek başınayken, asla yaşamadığın sorunlara iki kişinin beraberce çözüm bulması sanatı.

- Thom Kanunu: Evliliğin süresi, evlilik törenine harcanan parayla ters orantılıdır.

- Grant Kanunu: 'Tam evlenilecek kadın' dediğiniz kadın, sizi nikahına davet edecektir.

- Murphy Kanunu: Çöpü kim indirecek kavgası, her seferinde çöp kamyonu sokaktan geçtikten sonra biter.

- Hartley Kanunu: Kendinizden daha çılgın biriyle asla beraber olmayın.

Iron Maiden Yeşil Sahada

OSLO












Iron Maiden vs. Apple Football (2003)






Salı, Ocak 10, 2006

Dünyadan ilginç 'deprem efsaneleri'



Kızılay, dünyadaki "deprem efsanelerini" derledi. Efsaneler arasında kaşınmak için duran pireli köpeklerin dünyayı sallaması ve ateşlenen dünyanın titremesi de yer alıyor.

Dünya üzerindeki farklı kültürlerin depremin oluşunu farklı şekillerde açıklamaya çalışıldığı belirtilen "deprem efsaneleri"nden 13 tanesi Kızılay’ın internet sayfasında şöyle sıralandı:
"-Hindistan: Dünya, bir kaplumbağının sırtında duran dört fil tarafından tutulur. Kaplumbağa da bir kobra yılanının üzerinde dengededir. Bu hayvanlardan herhangi biri hareket ettiğinde dünya sallanır.
-Assam: (Bangladeş ve Çin Arasında bir Ülke) Dünyanın içinde yaşayan bir grup insan var. Zaman zaman dünya üzerinde hala insanların yaşayıp yaşamadığını anlamak için yeri sallarlar.
-Meksika: El Diablo-Şeytan dünyanın içinde dev yarıklar yapar. O ve şeytani arkadaşları dünya üzerine çıkmak ve sorun yaratmak için bu yarıkları kullanırlar.
-Rusya (Sibirya)- Dünya, Tuli adında bir tanrının çektiği kızak üzerindedir. Kızağı çeken köpekler pirelidir. Kaşınmak için durduklarında dünya sallanır.
-Mozambik: Dünya yaşayan bir varlıktır ve insanlarınkiyle aynı problemleri vardır. Bazen, ateşlenerek hastalanır ve titrer.
-Yunanistan: Aristo’ya göre güçlü, vahşi rüzgarlar tuzağa düşer ve yerin altında büyük derin mağaralarda tutulurlar. Kaçak için mücadele ederler. Depremler bu mücadelenin sonucudur.
-Yeni Zelenda: Dünya, anne rahminde genç tanrı Ru’yu taşır. Her bebeğin yaptığı gibi gerinip, tekmeleyince depreme neden olur.
-Romanya: Dünya, sadakatin, umudun ve yardımseverliğin kutsal sütunları üzerinde durur. İnsanların hareketleri bu sütunlardan birini zayıflattığı zaman deprem olur.
-Orta Amerika: Kare olan dünya 4 köşesinden 4 tanrı tarafından tutulur. Dünyada nüfus fazlalığı olduğuna karar verirlerse fazla insandan kurtulmak için dünyayı devirirler.
-Batı Afrika: Bir dev dünyayı kafasında taşır. Dev genellikle oturur ve doğuya bakar ama bazen bir sarsıntı ile batıya dönüp sonra tekrar doğuya döndüğünde bu deprem olarak hissedilir.
-Türkiye: Dünya öküzün boynuzları üzerinde durur. Öküz kafasını salladığı zaman deprem olur.
-Doğu Afrika: Dev bir balığın sırtında bir taş vardır. Bir inek o taşın üzerinde durur ve dünyayı boynuzlarından birinde dengede tutar. Zaman zaman ineğin boynuzu acımaya başlar ve dünyayı bir boynuzundan öbürüne atar ve deprem olur.
-İskandinavya: Tanrı Loki, kardeşi Baldur’u öldürmekten cezalıdır. Yeraltında bir mağarada, bir kayaya bağlıdır. Yüzünün üzerinde bir yılan Loki’nin kız kardeşinin bir kase ile yakaladığı zehrini damlatır. Zaman zaman kız kaseyi boşaltmak için uzaklaşır. Sonra, zehir Loki’nin yüzüne düşer. Loki engellemek için yüzünü çevirir ve hareket ettirir. Bunun üzerine yer sallanır."


Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/yasam/3760080.asp?m=1

Pazartesi, Ocak 09, 2006

Belli Başlı Hayvanlar


Mavi balina (pivotyus hidroklorür)

Yeryüzündeki en büyük memeliler balinalardır. Gerçi vücutlarına oranla memeleri çok küçük sayılır ama olsun. Ele geliyordur heralde... Piyasadaki balinalar renklerine göre adlandırılırlar. Mavi renkli balinalara mavi balina, beyaz renki balinalara ise beyaz balina denir. Eğer yeşil renkli balina olsaydı onlara da yeşil balina denirdi, ama yok.


Yarasa (eröryüs frenç kis)

Uçabilen tek memeli yarasadır. Şimdi Allah'ın gücüne gitmesin ama suratı böyle olan bir şeyin memesi olsa ne olur olmasa noolur ya? Yazık günah valla, durduk yere meme israfı... Bi de bunlar aynı zamanda kör. Onun için geceleri sağa sola çarpa çarpa geziyolar. Artık Allah ne verdiyse yiyolar. Nasıl olsa farketmiyo. Ayrıca bunlar ağaçlara başaşağı şekilde asılarak diğer hayvanların neden başaşağı yürüdüğünü merak eder dururlar garibanlar.


Köpekbalığı (çomaryus termo)

Denizlerde yaşayan en vahşi, en pisikopat yaratıktır. Karşısına çıkan herşeye saldırır. Hareket eden herşeyle dalaşır. Gücünün yettiğini ısırır, yetemediğine küfür edip kaçar. Kelimenin tam anlamıyla itin tekidir. Köpek balığının alt ve üst çenesinde bulunan sivri dişlerden çok güzel kolye olur. Canı parçalanmak isteyen kurbanlar bu dişlerden faydalanabilirler. Her sene 3000 kişi köpek balığının saldırısına uğramaktadır. Yalnız anlamadığım birşey var; her sene bu sayıyı tutturmayı nasıl başarıyorlar? Sayıyo olabilirler.


Örümcek (tiksinçyus tarantula)

Elini kolunu sallaya sallaya yatak odalarımıza kadar girebilen bu mahluk oldukça tehlikelidir. Yanlışlıkla üzerine oturan zavallıyı bir daha kalkamayacak hale getirebilir. Üstelik kindardır da eşşoğlusu: Hiç unutmam ilkokula giderken bir tanesinin ağını bozmuştum da, yıllar sonra beni geldi Karşıyaka'da buldu. Akşama kadar etrafımda dolanıp bana manevi işkence yaptı, en az 16 yerimden ısırılmış kadar oldum yani. Siz siz olun bunlara bulaşmayın! Manyak ya.


Kurbağa (reelyus kermit)

Suyun bulunduğu en olmadık yerlerde hatta küvetinizde bile isterlerse yaşayabilen yumuşak cıvık mahluklardır.
Kurbağaların en amansız düşmanı Fransızlardır. Bir Fransızla karşılaşan kurbağa 100 metreyi en az 10 saniyenin altında zıplar.


Vatos (elektro yatayus)

Denizlerimizde sık rastlanan gıcık bir balıktır. Tadı güzeldir ama yendiği takdirde geçici peltekliğe yol açabilir. Çıplak ayakla üstüne basmanızı tavsiye etmem, çarpar valla! İlla basmak gerekiyorsa, söyleyin başkası bassın. Unutmayın en iyi vatos başkasının bastığı vatostur.


Sinek (aerotatak)

Ben hayatımda bu kadar asap bozucu, bu kadar yavşak bir hayvan daha tanımadım arkadaş. Fazla mı cesurdur, yoksa embesil midir nedir? Öleceğini bile bile gelir insanın orasına burasına konar. Bir de mikrop yuvasıdır pis herif. Önce gider boka konar, sonra gelip senin yediğin şeyi tırtıklar iğrenç mahluk. Hadi insanın kendi boku olsa bi derece. Ama salak bi sinek yüzünden elalemin bokunu yemek insana koyuyo doğrusu. Sineklerin tek iyi yanı boyutlarıdır. Düşünsenize ya zebra kadar olsalardı? İiiyy! İsteseler vermek zorunda kalırdık kuran çarpsın.


Kırkayak (conversus, conversus,....., adidas)

Bu da enteresan bir hayvandır aslında. Kırk tane ayağı olmadığı halde niçin bunlara kırkayak dendiğini anlamış değilim. Sayıp ortalamasını aldılar herhalde. Birilerinin böceklerin ayaklarını sayıyo olması nedense insana sapıkça bir huzur veriyor. Şimdi bu kırkayak, küçük, hiperaktif bir böcektir. Hiç yerinde duramaz kerata! Birtakım yapraklarla ve kendinden küçük böcüklerle beslenir garibim naapsın? Bir düşmanıyla karşılaşan kırkayak hemen sırtüstü dönerek, ööyle manda gibi yatar. İlginçtir bu şekilde kurtulur şerefsizim.


Yunus (acaryus flipir)

İnsandan sonra en akıllı hayvan yunustur. Bunlar aralarında konuşurlar, çok sevimlidirler. O gün okyanusta ne kadar boktan bir gün geçirmis olsalar dahi bir insan gördüklerinde gülümsemeyi ihmal etmezler. Bizler de eğer suyun içinde yeteri kadar güçlü osurabilirsek, onlarla iletişim kurabiliriz. Ama dikkatli olmak lazım. Yanlışlıkla ters bi laf ederiz heriflerle ilişkilerimiz zedelenmesin.


Akrep (romaryus piyade)

Tam bir şiddet düşkünüdür deyyus. Bir zehir bulmuş ya bir yerden illa kullanacak orda burda. Son derece paranoyak bir mahluktur. En dostane yaklaşımları bile tehdit olarak görürler. Kimbilir kaç doğa dostu akrepleri inceleyecez diye telef oldu valla. Bunlar ölmüyo bi de abi . Üstüne çıkıp saatlerce tepin, gene yaşıyo, adi herif.


Pazar, Ocak 08, 2006

Kurbanlık Karikatürler

Karikatürlerin büyük halini görmek için üzerini tıklayınız.