Cumartesi, Kasım 19, 2005

İşe Başvurmanın Böylesi


Fransa McDonald's personel danışmanlığı yapan DHR firmasına yapılan 'gerçek' bir iş başvurusu.

1- Adınız Soyadınız :
Herve JANCQUEUR

2- Yaşınız :
28

3- Şirketimizdeki hangi pozisyon için başvuruyorsunuz?
Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsanız, ne iş olsa yaparım. şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada olmazdım.

4- Düşündüğünüz ücret :
Yıllık 800 bin Frank maaş artı şirketin yüzde 3 hissesi. Eğer bu mümkün değilse,siz bir ücret önerin, ben size evet yahut hayır diyeyim.

5- Eğitiminiz :
Var!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

6- Son İşiniz :
Sadist bir şefin deneme tahtası olmak.

7- Son ücretiniz :
Hak ettiğimin çok altında.

8- Önemli başarılarınız :
Arakladığım kalemlerden muhteşem bir koleksiyonum var; evde sergiliyorum.

9- İşten ayrılma sebebiniz :
Bakınız soru 6

10- Size ulaşabileceğimiz saatler :
Fark etmez.

11- Çalışmak istediğiniz saatler :
Pazartesi, salı ve perşembe 13.00-15.00 arası.

12- Öne çıkan özellikleriniz var mı ?
Olduğunu söyleyenler var . Ama bunu bir fast-food'da değil de,daha romantik bir yerde konuşsak......

13- Şimdiki işvereninizle görüşebilirmiyiz ?
İşverenim olsa burada olmazdım dedim ya....

14- Fizik durumunuz 20 kilogramdan fazla taşımanıza engel mi ?
Belli olmaz, ne taşıdığıma bağlı...

15- Otomobiliniz var mı ?
Evet, ama soru yanlış sorulmuş. ''Çalışır durumda bir otomobiliniz var mı?'' diye sorsaydınız, cevabım farklı olurdu.

16- Daha önce bir yarışma veya bir madalya kazandınız mı?
Madalyam yok ama lotoda iki kere 3 tutturdum.

17- Sigara içiyor musunuz ?
Otlanacak bir enayi bulabilirsem.

18- Beş yıl sonra ne yapmayı hayal ediyorsunuz ?
Bana tapan, zengin bir top modelle Bahama Adaları'nda yaşamayı. Bir yolunu bulursam bunu beş yıl beklemeden de yapabilirim.

19- Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu taahhüt ediyormusunuz ?
Hayır, ama sıkıyorsa aksini iddia edin.

20- Sizi bu başvuruyu yapmaya iten gerçek sebep nedir ?
Birbiriyle tutarsız iki cevabım var:
* İnsan sevgisi,hümanizm ve tüketicilerin iyi beslenmesine katkıda bulunma arzum.
* Gırtlağıma kadar borca batmış olmam..

Sonuç : Herve Jancqueur işe alındı..

Erkeklerden Yemek Tarifleri


Domatesli Biberli Yumurta:

Büyükçe bir tavaya yağ domates ve biber koyup bir sigara yakıyoruz.
Sigaranın kulu yere düşmek üzereyse yumurtaları eklemenin zamanı gelmiş demektir. Yumurtaları kırıp sigaramızı bitiriyoruz. Pişmiştir herhalde ocağın altını kapatıyoruz.

Biberli Domatesli Yumurta:


Her gün domatesli biberli yumurta yemekten sıkıldığımızda yapabileceğimiz bu enfes yemek tıpkı biberli yumurtalı domates gibi pişiriliyor.

Makarna:

Bir tencere dolusu sıcak suya makarna poşetini boşaltıp maç izlemeye başlıyoruz. İlk yarının ortalarına doğru kalkıp altını kapatıyoruz. Tencerenin içinden seçtiğimiz makarnayi fayansa
fırlatıyoruz. Yapışırsa pişmiş demektir. Devre arasında hala içinde su kaldıysa, tencerenin kapağını kapatıp lavabodaki en kirli tabağın üzerine doğru döküyoruz. (o zaman hem tabak temizleniyor hem de makarnalar çatalla yenebiliyor) Üzerine ketçap sıkıp yiyiyoruz.

Not: Fayansa fırlattığınız makarnayi bi ara oradan alın. Sayıca fazlalaştıklarında bazen hangisini fırlattığınız karışıyo.

Tuzlu Makarna:

Yapılışı aynı makarnaya benziyor. Tek farkı bu kez makarnaları suya atmadan önce tuz koymayı akıl ediyoruz ...Öyle daha güzel oluyor.

Pilav:

Pilav aslında basit bir yemek değil. Aranan kriterler var. Tuzlu, yumuşak ve tane tane olması gerekiyor. Sonuncusu kolay. Pirinçleri tek tek pişirdiğinizde tane tane oluyorlar ama uzun sürüyor. Maharet hepsini bir arada pişirebilmekte; ama çok da sorun etmeyin.
Nasıl olsa içine yoğurt koyup bulamaç haline getirdiğimizde hepsi birbirine yapışıyor. Kısaca yağ koyup üzerine pirinç ekliyorsunuz. Sonra da şu ve tuz koyup pişiriyorsunuz. Hem bunu süzmeye de gerek yok.


Patates Kızartması:

En kolay işlerden biri. Patatesleri soyup parmak gibi kesiyorsunuz ve kızgın yağa atıyorsunuz. Tek yapmanız gereken altını zamanında kapatmanız. Yoksa tencere alev alabiliyor. Bu yüzden sadece tvde pembe dizi varken yapın.Bir de diğer yemeklerin aksine bunu tencereden yiyemiyoruz. Mutlaka tabağa koymak gerekiyor. Onun dışında çok kolay.



ORTA ZORLUKTAKİ YEMEKLER

Hazır Pizza:

Pizzamızı fırınımıza atıp pişmesini bekliyoruz daha sonra fırından çıkarıp yanık yerlerini bıçakla kazıyoruz. Dikkat edilmesi gereken tek şey kazırken üzerindeki malzemeleri mutfak tezgahına yapıştırmamak.

Hazır Köfte:

Bu da nispeten zor bir yemek. Bir miktar sıvı yağı teflon tavaya koyup köfteleri içine diziyoruz. Köfteler tavayla aynı renk olmadan altını kapatmak gerekiyor. O yüzden başında beklemek lazım.

ZOR YEMEKLER

Konserve Türlü:

Bir miktar yağ ve salçayı tencereye koyup konservenin içindekileri döküp üzerine su koyuyoruz. Pişmesi çok uzun sürüyor. O sebeple başında beklemiyoruz. Gidip tv izliyoruz. Her seferinde yandıkları için henüz tadına bakamadım ama konservenin üzerindeki resme bakılırsa güzel bi şeye benziyor.

Tavuk:

Yapılışı makarna gibi. Sıcak suyun içine atıyoruz arada pişip pişmediğine bakmak için hayvanın kaba etine çatal saplıyoruz. Bu yemek pistikten bir iki gün sonra üzeri jelibon gibi oluyor. Bu
yüzden pişirirken isteğe bağlı olarak bolca toz şeker eklenebilir.


ULTRA ZOR YEMEKLER

Kıymalı Bamya:

Konserve türlüye benziyor ama içine daha önceden kavrulmuş kıyma konulmalı. Kıyma kavurmak çok zor ve zahmetli bir iş. Bu yüzden makarna pişirmeyi öneriyorum.


PÜF NOKTALAR

1-) Yemekleri daima tencerenin içinden yiyin. Böylelikle tabak kirletmemiş olursunuz.

2-) Asla sade pilav yapmayın. Domatesli pilav yaptığınızda altını tuttursanız bile renginden anlaşılmaz.

3- ) Mutlaka soğanlı bir yemek yapacaksanız asla soğana dokunmayın. Özellikle endelediğinizde elleriniz çok kötü kokuyor. Bunun yerine soğana ekmek tahtasıyla beş altı kez vurmayı deneyin, aynı işi görür.

4-) Patates kızartacaksanız soyduğunuz patatesleri asla yıkamayın. Kızgın yağa attığınızda çok kötü patlıyorlar.

5-) Yemekler asla kendi başlarına hareket etmezler. Şayet geçen ay yaptığınız tavuk kendi kendine kımıldamaya başladıysa kurtlanmış demektir. Sakın yemeyin.

6- ) Sebzeleri pişirdikçe vitamin değerleri düşer. Mümkün olduğunca çiğ tüketin.

7-) Karpuz tabağa koyulmaması gereken bir meyvedir. İkiye ayırıp ortasından kaşıkla yiyebilirsiniz.Tencere kapağı en mükemmel tabaktır.

8-) Buzdolabının sebzelik olarak adlandırılan kısmı yemeyi düşünmediğiniz şeylerin saklanması için idealdır. Bu bölüme konan şeyler nasıl olsa bir süre sonra unutulur.

9- ) Sebzeliğin kapağını sıkı kapatırsanız çürüyen şeylerin kokusu dolaba daha az yayılır.

10-) Spagetti pakedini açmak için pakedi ortasından sıkıca kavrayın ve altını tüm gücünüzle fayansa vurun. Pakedin üst tarafı yırtılacaktir. Belki bu işlem sırasında makarna unufak olabilir ama risk almaya değer. Özellikle misafirlerin yanında yaparsanız tavsiye ediyorum. Öyle
daha güzel, bu size çok maço bir hava verir.

11-) Sağda solda kulağıma çalınıyordu. Mutfak robotu denen bişey varmış. Birden içimi bir heyecan kapladı. Ulan madem bu işin robotu var ben niye koşturuyorum yıllardır diye sinirlendim. Hemen gidip aldım bi tane. Eve gelip kutusundan çıkardığımda itiraf etmeliyim ki hayal kırıklığına uğradım biraz. Ben açıkçası ufo gibi bişey bekliyodum, bu bildiğimiz tencerenin plastiği. İçindede vantilatör gibi bişey var. Bununla birlikte bi ton plastik zımbırtı daha çıktı içinden ama bi işe yarayacaklarını sanmıyorum. Neyse fişini taktim denemek için bi tane
soğan attım içine. Bakalım ne yapacak diye bekledim. Kabuklarını bile soyamadı eşşoğlueşek. Paramparça etti bıraktı. Sinirlendim attım bi kenara yazdan beri duruyo orda. Bir ara yıkayıp vantilatör gibi olan şeyi bilgisayarıma takmayı düşünüyorum. Belki fan olarak iş görür.
Onun dışında tamamen para tuzağı.





Cuma, Kasım 18, 2005

Şirket İçi Yazışma


Aşağıda Nato zirvesi nedeniyle bir şirkette yapılan yazışma ve insan kaynakları müdürünün cevabını bulacaksınız.


Merhaba,

28 - 29 Haziran tarihlerindeki Nato Zirvesi nedeniyle 13 (Beşiktaş), 34 (Taksim) ve 36 (Şişli) nolu servislerin güzergahları trafiğe kapalı olacağından, bu servisleri kullanan personelimiz ulaşımını kendi imkanı ile sağlayacaktir.

Bilgilerinize.

Bilgihan

----------------------------


-----Original Message-----
From:Deniz
Sent: x
To: Çc: x
Sübject: RE: Nato

Günaydın Bilgihan Hanım,

Ulaşımı kendi imkanımızla sağlamakla ne kastediliyor? 28 ve 29 Haziran tarihlerinde bulunduğumuz bölgede tüm yollar kapalı olup metro da Mecidiyeköy - 4 Levent arası çalışacaktir. Benim bu koşullar altında Galata'dan Mecidiyeköy'e kadar yürümem gerekecek. Ne tavsiye edersiniz?

----------------------------

-----Original Message-----
From:x
Sent: x
To: Çc: x
Sübject: RE: Nato.

günaydın,

deniz hanıma katılıyorum. bir çözüm bulmamız gerekli?

----------------------------



-----Original Message-----
From:Beyza
Sent: x
To: Çc: x
Sübject: RE: Nato.

Sevgili Bilgehan Hn,

Bu konu ile ilgili olarak sizin ve ekibinizin çok ciddi araştırmalar yaptığınızı biliyorum.Siz bir çözüm üretememişken bizim ne gibi bir alternatif yaratmamızı bekliyorsunuz?! İnanıyorum ki bir ulaşım yolu olsaydı bunu önce siz bulacaktınız.Deniz Hn'in da belirttiği gibi; tek yol gözüken Mecidiyeköy-Levent Metro hattına ise yaya olarak ulaşımımız mümkün değildir. Ne tavsiye ediyorsunuz!??

Beyza

----------------------------

-----Original Message-----
From:x
Sent: x
To: Çc: x
Sübject: RE: Nato.

Bu e.postayı atmanızdaki lüzümu anlayamamış durumdayım. Sizlere bu güzergahlarda elimizde olmayan nedenlerle servis verilemeyeceği bildiriliyor. Siz hala niye çözüm gelmiyor diyorsunuz.

İşte çözümler.

1-Annenize taşının, işe oradan gelin.

2-Müdürlerinizle konuşun, izin alın.

3-Hasta numarası yapın

4-Tatile çıkın

5-Bush ve diğer katılımcıların özel şoförleri ile anlaşın sizi işe getirsin.

6-Moto kuryeler bulunduğunuz yerde çalışıyorsa, tekine atlayın Metro istasyonuna ulaşın

7-Yürüyün, hava güzel, yaz için zayıflama mantığını da düşünürseniz attığınız her adım yarar sağlar

8-İşte yatın

9-Maslak Princess ile şirketinizin anlaşmasını sağlayın, size indirim alsın

10-Bu tip bir e. postayı bana yazdırmış olmaktan da utanın.

İnsan Kaynakları Müdürü

Kadın şoförleri nasıl tanırsınız?


-Siz arkadasınızdır, arabanızın ön tamponuna daha üç metre vardır. Var gücüyle basar kornaya 'yer ver' diye. Hemen içeri bakınız..

Sonuç: Yüzde 93 kadın, yüzde 6 maymun, yüzde 1 yaşlı bir amca....

-Önünüzden dönecektir. Ya hızla dönüp arka lastiği kaldırıma çıkarır ya da çok geç kalır , geri çıkması gerekir. İçeri bakınız.

Sonuç: Yüzde 91 kadın, yüzde 7 lama, yüzde 2 acemi erkek...

-Bayırda durmak zorunda kalmıştır. El freniyle kalkacaktır, etrafta bir lastik ve balata kokusu, kırmızı bir duman yayılır. Hemen içeri bakınız.

Sonuç:
Yüzde 82 kadın, yüzde 14 buffalo, yüzde 4 acemi erkek....

-Yeşil yanar, orta şeritte bir Polo hareketsizdir. Ayna başında faaliyet vardır. Hemen içeri bakınız.

Sonuç:
Yüzde 99 kadın, yüzde 1 direksiyon başında vefat etmiş bir erkek.

-Durmuş bir işinizle uğraşıyorsunuzdur. Yanınızdan fırkateyn geçecek kadar yer vardır. Uzun bir kornayla irkilirsiniz. Hemen içeri bakınız.

Sonuç:
Yüzde 80 kadın, Yüzde 15 polis, yüzde 4 acemi bir erkek, yüzde 1 nil timsahı...

-Sol şeritte 40 kilometre hızla bir Clio gitmekte, şeridi ortalamakta zorlanmaktadır. Herkes bu arabanın sağından ayar verir.

Sonuç:
Yüzde 91 kadın, yüzde 6 koala, yüzde 2 sürücüsüz otomobil prototipi, yüzde 1 acemi erkek

-Araba geri geri park edecektir. Lakin içindeki bünye, direksiyonu hiç hareket ettirmeden, ileri geri yapıp uygun pozisyonun kendiliğinden geleceğini ummaktadır. Süzün içerisini , süzün süzün korkmayın, sizi görmez!

Sonuç: Yüzde 99 kadın, yüzde 1 yunus.

Salı, Kasım 15, 2005

Zeka Testi


ZEKA TESTİ
Aşağıdaki soruları tam 1 dk. içinde yanıtlamaya çalış. Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et ve her soruya bir defa bakmaya çalış. Oldukça ilginç bir zeka testi... )
1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün vardır?
2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla almanızı tavsiye ederse, ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer?
3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum?
4. 30' u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?
5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık oldu,dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?
6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz lambası, bir gaz sobası,ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz... Önce hangisini yakarsınız?
7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi güney manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk olur?
8. 3 elma vardı ikisini aldım. kaç elmam var?
9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı?
10. Chicago' dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs kullanıyorsunuz. Pittsburgh' da 7 yolcu binip, 5 yolcu indi. Cleveland' da 8 yolcu indi,6 yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20 saat sonra Philadelphia' ya vardığınızda şoförün adı neydi?























ŞİMDİ YANITLAR:
1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.
2. Bir saat
3. guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için 1 saat.
4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.
5. 9 canlı koyun
6. Kibriti
7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre bina kuzey
kutbundadır.
8. 2 elma
9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi.
10. Şöför sizdiniz.

Pazartesi, Kasım 14, 2005

Yaşlar ve Öğrettikleri


YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.
YAŞ 15
Bazan hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla işittiğini öğrendim.
YAŞ 18
İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, iştirap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim
YAŞ 24
Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.
YAŞ 33
Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
YAŞ 36
Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
YAŞ 38
Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.
YAŞ 41
Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda
belirlediğini öğrendim.
YAŞ 44
Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim..
YAŞ 46
Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü
aydınlatabileceğimi öğrendim.
YAŞ 49
Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.
YAŞ 50
Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
YAŞ 53
İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
YAŞ 55
Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam
gerektiğini öğrendim.
YAŞ 64
Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.
YAŞ 70
İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
YAŞ 82
Şancılar içinde kıvransam bile başkalarıına başağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
YAŞ 90
Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
YAŞ 95
Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.

Şef - Memur Diyalogu



ŞEF: Kötü bir şey olmamıştır İnşallah...
(Yine geç geldi hıyar.)

MEMUR: Sormayın müdür bey, başıma neler geldi bir bilseniz!
(Ulan bu da beni her gün kapıda bekliyor herhalde...)

ŞEF: Hayırdır n'oldu?
(Gözleri kan çanağı, akşam odun gibi içmiş bu hıyar!)

MEMUR: Efendim dün halamın oğlunun evinde kaldım, gecenin vakti karakola
düştük maalesef.
(İnandı galiba. İsterse detay sorsun, yol boyunca hikaye düşündüm)

ŞEF: (İnanmış gibi yaptım ya, gözleri parladı. Yol boyunca yalan
düşünmüştür zaten) Allah Allah geçmiş olsun, gelin oturun şöyle... (Hala
leş gibi içki kokuyor it!)

MEMUR: (O kadar da sakız çiğnedik ama kokuya uyandı galiba lavuk)
Şimdi efendim, benim dayımın oğlu (lan demin halamın oğlu mu demiştim
yoksa?) kedi ticaretiyle uğraşıyor...

ŞEF: (Oha! Uydurduğu mesleğe bak)
Aaa, çok ilginç bir iş. Para bırakıyor mu bari...

MEMUR: ( Sanane lan parasından)
Sokak kedisi değil efendim, amcamın oğlu (Lan valla iyice karıştırdım.
Amcaoğlu muydu, dayıoğlu mu?) Van kedisi satıyor.

ŞEF: Eee, n'olmuş, kedi mafyasıyla başı derde mi girmiş?
(Lafı soktuk ama anlayacak adam nerede?)

MEMUR: (Espri yaptı hayvan)
Yok efendim, öyle değil. Şimdi teyzemin oğlu (Ulan şuna baştan kuzen
desene, iş iyice moka sardı) Van kedisi satıyor.
İstanbul'da bu işi sayılı adam yapıyor biliyorsunuz...

ŞEF: Bu meslek dalını ilk kez sizden duydum, sayısını bilemiycem.
(Yahu, laf sokmaya çalışacağıma kafayı uçsam ya şuna... Neyse sakinleşeyim)

MEMUR: Neyse beyefendi, diğer satıcılardan biri, sokak kedilerini toplayıp
gözlerine lens takıyormus meğer (uçtuk mu ki?), sonra da değişik göz
renkleri var diye Van kedisi olarak satıyormuş.

ŞEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarını tahlile göndericem,alkol
kafası değil bu)
Bakın siz şu sahtekarlara...

MEMUR: Kesinlikle haklısınız efendim, neler var. Baksanıza, sen tut
hayvanların gerçek gözünün üstüne renkli lens tak, sonra da Van kedisi
diye sat...(Kesin abarttık)

ŞEF: (Onu anladık eşşek sıpası, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu merak
ediyorum) Sizin kuzenin ne alakası var ki bununla?
(Kuzen dedim ya, sevindi, gözleri parladı. Salak...Salaak...Salaaak...)

MEMUR: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten)
Efendim, İstanbul'da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...

ŞEF: Doğru ya, zaten sayılı...
(Bunu dövmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)

MEMUR: Aynen öyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldılar.
(Of be, kurtulduk galiba)

ŞEF: (Karşı saldırının zamanı geldi),
Neyse olayın ayrıntılarını okuruz gazetelerden, ilginç olay, kesin haber
olur. (bakalım nasıl karşılayacak?)

MEMUR: (Bunu da hesapladım dallama, ulan ne zekiyim be...)
Yok efendim, yapanlar bulundu. Sonra araya bir sürü insan girdi,bizim
yeğen (hay anasını s.çtık ) de suçsuz olduğu için, ticari itibari
sarsılmasın diye gazetelere yansımayacak olay...

ŞEF: (Bak, bak, bak. Yavşağa bak! Analitik düşünüyor ya, bunu da
hesaplamış. Analitik kötek atıcam bu deveye)
Neyse, geçmiş olsun. Siz bugün eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz.
Moraliniz bozulmuş, uykusuz kalmışsınız..
(Lan bi git, daha kapıda yersin uçan tekmeyi. Bu sefer girişmezsem
şerefsizim)

MEMUR: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim.
Lan bu lambayıda müdür yapmışlar ya buraya, helal olsun valla. He he
he...) Sağolun, aslında iyi değilim, dinlensem gerçekten iyi olur... (Lan
herif saatini falan çıkarıyor, odunu yiyecez galiba, vazgeçelim) Ama gece
ne güne duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten geç geldim,
arkadaşlara da ayıp oldu...

ŞEF: (Saati boşuna çıkardık, uyandı hayvan)
E hadi yerinize geçin o zaman. Tekrar tekrar geçmis olsun.
(Işten kovmak tatmin etse, dakikada kovucam da, dövmem lazım, şöyle evire
çevire dövmem lazım ki hıncımı alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)

MEMUR: Sağolun efendim, anlayışınıza teşekkür ederim
(Lan gitse miydim ki? Saati öylesine çıkardı belki de...)