Cuma, Ocak 27, 2006

Minibüs Maceraları



Olayımız Sarıyer Taksim minibüslerinde geçmekte...Kravatlı, düzgün giyimli bir adam inmek için ayağa kalkar:
- Şoför bey. mükemmel bir yerde inebilir miyim?
(Herkes kopar) Minibüs sağa yanaşır.
Şoför:
- Tabi buyrun. Size layık değil ama...

***

Rumeli - Hisarüstü otobüsüyle Taksim'e dogru gidiyoruz.Adamın biri Beşiktaş dolaylarında gayet aceleci bir tavırla:
-Kaptan orta kapıyı rica edebilir miyim?.
Bizim şoför olaya hakim:
-Tabi abi ayıp ettin. Al götür. Senden kıymetli mi?

***

Olay Kadiköy - Pendik hattının güzide bir minibüsünde geldi başıma. Miraç Kandili'nin olduğu günün akşamüstü minibüste sakin sakin otururken bıyıklı, gözlüklü, zayıf bir adam bindi. Adam bu mübarek günde bizleri güldürmek için gönderilmişti, o seçilmiş kişiydi. İneceği yere yaklaştığında ayağa kalktı,
-Kaptan, mübarek bir yerde indirir misin? dedi.

***

Ben Lise 3'teydim o zamanlar. Acıbadem-Kadıköy dolmuşuna binmiş, hareket etmek için son bir kişiyi beklerken bi şahıs dolmuşa biner gibi yapıp, sonra hemen önümüzde müşteri toplayan ve bu konuda dolmuştan kesinlikle çok daha başarılı olan minibüse yöneldi. O güzergah üzerinde oturanlar dolmusçularla minibüsçülerin nasıl birbirlerine kıl gittiklerini hatırlayacaklardır. Her neyse, bizim eleman minibüse yetişemeden minibüs gazladı gitti, adam dolmuşa binmeye niyetlendiğinde de şöförle aralarında aynen şöyle bi diyalog geçti:
Şoför:
-Hayır kardeşim doldu.
Yolcu:
- Ama bi kişilik yer var!
Şoför:
- Sen git minibüse bin, şerefsiz!
Sonuç: Yolcu dumur, ben iptal.

***

Birgün şehirlerarası otobüsteyim, ön koltuktaki velet, mamak çöplüğü gibi otobüsü metan gazına boğuyo. Bitişikte burun sinirleri felç olmak üzere olan kadın hostu çağırıp bişeyler söyledi, host da şoföre... Şoförümüz mikrofondan şöyle bi anons yapmıştı:
-Çocuu osuran sayın yolcumuz lütfen çocuunuzun şeyine mukayyet olunuz.
Akabinde veledin anası:
-Aaapsın çocuk tıpa mı taksın?
Arkalardan bi bey nazikçe:
-Taksın efenim.

***

Geçenlerde Kadıköy'de salakça bir yere parketmiş olan bir arabaya, polis aynen şöyle bir anons yapmıştı:
-"34 ... ..., kardeşim, sen parkettiğin yeri beğeniyor musun?"

***

Birgün böle 3-4 arkadaş Ankaray (Ankara Metrosu) istasyonundayız, bekliyoruz metroyu. Tam da okulların çıkış saati filan, etraf hınca hınç dolu. Neyse 2-3 dk. sonra metro geldi herkes hücum etti. Biz baktık "alet çok doldu bi sonrakine binelim" dedik ve gittik ordaki banklardan birine oturduk. Daha tren gitmemiş bir ding-dong ve anons:
"Istasyonlarımızda gereksiz bekleme yapmak yasaktır"
Biz sallamadık nolcak filan derken bir ding-dong daha ve ikinci anons:
"Şişt gençler size söylüyorum binin lan trene"

***

Avcılar yolu üzerinde Şükrübey durağı vardır. Bizim yurtta Şükrü diye bir eleman vardı, yeni gelmişti okula. Amcam minübüse biniyo, oturuyo şoförün arkasındaki koltuğa. Bi süre sonra yolcular para uzatıyo Hacışerif, Avcılar diye. Adamın biri de bizim elemanın omuzuna dokunup "Şükrübey uzatır mısın?" diyo. Bizimki dumur dönüyo arkasını adama bakıyo manalı manalı ama herifi bi türlü çıkaramıyo. "Nerden tanıyo bu herif beni." diye yol boyunca kurt döküyo. Adama bakıyo arada bir. Adam da kıllanıyo. Neyse konuşmamış adamla yurda gelip anlattığında kopmuştuk. Öğrendi sonra durak ismi olduğunu.

***

Hazır Trafik Polisi ve megafon geyiğine girmişken tanık olduğum bir olayı anlatayım: Kadıköy'de akşam saatleri. Bir araba çekmiş kenara, içeride bir kız ve bir erkek araba kenara çekildiğinde ne yapılırsa onu yapıyorlar. Trafik Polisi megafonla:
-Gençler yiyişmeyin, devam edin bakiyim

Hiç yorum yok: