Salı, Kasım 15, 2005

Zeka Testi


ZEKA TESTİ
Aşağıdaki soruları tam 1 dk. içinde yanıtlamaya çalış. Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et ve her soruya bir defa bakmaya çalış. Oldukça ilginç bir zeka testi... )
1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün vardır?
2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla almanızı tavsiye ederse, ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer?
3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum?
4. 30' u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?
5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık oldu,dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?
6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz lambası, bir gaz sobası,ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz... Önce hangisini yakarsınız?
7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi güney manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk olur?
8. 3 elma vardı ikisini aldım. kaç elmam var?
9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı?
10. Chicago' dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs kullanıyorsunuz. Pittsburgh' da 7 yolcu binip, 5 yolcu indi. Cleveland' da 8 yolcu indi,6 yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20 saat sonra Philadelphia' ya vardığınızda şoförün adı neydi?























ŞİMDİ YANITLAR:
1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.
2. Bir saat
3. guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için 1 saat.
4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.
5. 9 canlı koyun
6. Kibriti
7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre bina kuzey
kutbundadır.
8. 2 elma
9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi.
10. Şöför sizdiniz.

Pazartesi, Kasım 14, 2005

Yaşlar ve Öğrettikleri


YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.
YAŞ 15
Bazan hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla işittiğini öğrendim.
YAŞ 18
İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, iştirap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim
YAŞ 24
Aşkın kalbimi kırabileceğini ama buna değer olduğunu öğrendim.
YAŞ 33
Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.
YAŞ 36
Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.
YAŞ 38
Eşimin beni hala sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.
YAŞ 41
Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda
belirlediğini öğrendim.
YAŞ 44
Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim..
YAŞ 46
Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü
aydınlatabileceğimi öğrendim.
YAŞ 49
Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.
YAŞ 50
Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.
YAŞ 53
İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.
YAŞ 55
Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam
gerektiğini öğrendim.
YAŞ 64
Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.
YAŞ 70
İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.
YAŞ 82
Şancılar içinde kıvransam bile başkalarıına başağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.
YAŞ 90
Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.
YAŞ 95
Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.

Şef - Memur Diyalogu



ŞEF: Kötü bir şey olmamıştır İnşallah...
(Yine geç geldi hıyar.)

MEMUR: Sormayın müdür bey, başıma neler geldi bir bilseniz!
(Ulan bu da beni her gün kapıda bekliyor herhalde...)

ŞEF: Hayırdır n'oldu?
(Gözleri kan çanağı, akşam odun gibi içmiş bu hıyar!)

MEMUR: Efendim dün halamın oğlunun evinde kaldım, gecenin vakti karakola
düştük maalesef.
(İnandı galiba. İsterse detay sorsun, yol boyunca hikaye düşündüm)

ŞEF: (İnanmış gibi yaptım ya, gözleri parladı. Yol boyunca yalan
düşünmüştür zaten) Allah Allah geçmiş olsun, gelin oturun şöyle... (Hala
leş gibi içki kokuyor it!)

MEMUR: (O kadar da sakız çiğnedik ama kokuya uyandı galiba lavuk)
Şimdi efendim, benim dayımın oğlu (lan demin halamın oğlu mu demiştim
yoksa?) kedi ticaretiyle uğraşıyor...

ŞEF: (Oha! Uydurduğu mesleğe bak)
Aaa, çok ilginç bir iş. Para bırakıyor mu bari...

MEMUR: ( Sanane lan parasından)
Sokak kedisi değil efendim, amcamın oğlu (Lan valla iyice karıştırdım.
Amcaoğlu muydu, dayıoğlu mu?) Van kedisi satıyor.

ŞEF: Eee, n'olmuş, kedi mafyasıyla başı derde mi girmiş?
(Lafı soktuk ama anlayacak adam nerede?)

MEMUR: (Espri yaptı hayvan)
Yok efendim, öyle değil. Şimdi teyzemin oğlu (Ulan şuna baştan kuzen
desene, iş iyice moka sardı) Van kedisi satıyor.
İstanbul'da bu işi sayılı adam yapıyor biliyorsunuz...

ŞEF: Bu meslek dalını ilk kez sizden duydum, sayısını bilemiycem.
(Yahu, laf sokmaya çalışacağıma kafayı uçsam ya şuna... Neyse sakinleşeyim)

MEMUR: Neyse beyefendi, diğer satıcılardan biri, sokak kedilerini toplayıp
gözlerine lens takıyormus meğer (uçtuk mu ki?), sonra da değişik göz
renkleri var diye Van kedisi olarak satıyormuş.

ŞEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarını tahlile göndericem,alkol
kafası değil bu)
Bakın siz şu sahtekarlara...

MEMUR: Kesinlikle haklısınız efendim, neler var. Baksanıza, sen tut
hayvanların gerçek gözünün üstüne renkli lens tak, sonra da Van kedisi
diye sat...(Kesin abarttık)

ŞEF: (Onu anladık eşşek sıpası, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu merak
ediyorum) Sizin kuzenin ne alakası var ki bununla?
(Kuzen dedim ya, sevindi, gözleri parladı. Salak...Salaak...Salaaak...)

MEMUR: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten)
Efendim, İstanbul'da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...

ŞEF: Doğru ya, zaten sayılı...
(Bunu dövmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)

MEMUR: Aynen öyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldılar.
(Of be, kurtulduk galiba)

ŞEF: (Karşı saldırının zamanı geldi),
Neyse olayın ayrıntılarını okuruz gazetelerden, ilginç olay, kesin haber
olur. (bakalım nasıl karşılayacak?)

MEMUR: (Bunu da hesapladım dallama, ulan ne zekiyim be...)
Yok efendim, yapanlar bulundu. Sonra araya bir sürü insan girdi,bizim
yeğen (hay anasını s.çtık ) de suçsuz olduğu için, ticari itibari
sarsılmasın diye gazetelere yansımayacak olay...

ŞEF: (Bak, bak, bak. Yavşağa bak! Analitik düşünüyor ya, bunu da
hesaplamış. Analitik kötek atıcam bu deveye)
Neyse, geçmiş olsun. Siz bugün eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz.
Moraliniz bozulmuş, uykusuz kalmışsınız..
(Lan bi git, daha kapıda yersin uçan tekmeyi. Bu sefer girişmezsem
şerefsizim)

MEMUR: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim.
Lan bu lambayıda müdür yapmışlar ya buraya, helal olsun valla. He he
he...) Sağolun, aslında iyi değilim, dinlensem gerçekten iyi olur... (Lan
herif saatini falan çıkarıyor, odunu yiyecez galiba, vazgeçelim) Ama gece
ne güne duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten geç geldim,
arkadaşlara da ayıp oldu...

ŞEF: (Saati boşuna çıkardık, uyandı hayvan)
E hadi yerinize geçin o zaman. Tekrar tekrar geçmis olsun.
(Işten kovmak tatmin etse, dakikada kovucam da, dövmem lazım, şöyle evire
çevire dövmem lazım ki hıncımı alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)

MEMUR: Sağolun efendim, anlayışınıza teşekkür ederim
(Lan gitse miydim ki? Saati öylesine çıkardı belki de...)